Mehmet Rüştü Tiryaki: Türkiye’de hukukçular adalet talebiyle yaşamını yitirdi

Avukatlık Kanunu’na dair eleştirilerini sıralayan HDP’li Mehmet Rüştü Tiryaki, hukukçuların ‘adalet’ diyerek açlık grevlerinde yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, 500 avukatın da cezaevinde olduğunu belirtti.

Mehmet Rüştü Tiryaki: Türkiye’de hukukçular adalet talebiyle yaşamını yitirdi
02 Haz 2022 22:40:39

Meclis Genel Kurulu’nda AKP milletvekilleri tarafından getirilen Avukatlık Kanun’unda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmelerine geçildi. Kanun teklifinin geneli üzerinden yapılan görüşmelerde muhalefet eleştirilerini sıraladı.

İYİ Parti Grubu adına söz alan Aksaray Milletvekili Ayhan Erel, “Teklifin 1’inci maddesiyle Avukatlık Kanunu’nun 16’ncı maddesine eklenen fıkrayla avukat stajyerinin sigortalı olarak herhangi bir işte çalışmasının fiilen avukatlık stajının yapılmasına engel oluşturmayacağını hükme bağlamaktadır. Kamu kurum ve kuruluşlarındaki kadro veya pozisyonlarda görev yapanların görevleri sırasında avukatlık stajı yapabilmesinin yolu açılmaktadır. Ancak, bu kişilerin aylıksız veya ücretsiz izinli sayılarak bu stajı yapabilecekleri hükme bağlanmaktadır” dedi.

“EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI”

Türkiye’de savunmanın güçsüz olduğunu dile getiren Erel, “Gerçekten, savunma oldukça güçsüz, silahların eşitliği ilkesine baktığımızda da herhangi bir eşitlik söz konusu değildir. Şimdi özelde çalışan hukuk fakültesi mezunları ile kamuda çalışan hukuk fakültesi mezunları arasında bir eşitsizlik söz konusudur. Kanun teklifinin 1’inci maddesiyle kamu kurum ve kuruluşlarının kadro ve pozisyonlarında görev yapanların görevleri sırasında avukatlık stajı yaparken aylıksız ve ücretsiz izinli sayılmalarının hem Anayasa’nın eşitlik ilkesine hem de silahların eşitliği ilkesine aykırı olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.

“DAHA BÜYÜK SORUNLAR YARATACAK”

Getirilen “çoklu baro” düzenlemesini de eleştiren Erel, “Pek çok sorunla uğraşan avukatlar bir de siyasi nedenlerle bölünme ve ayrışma tehlikesiyle karşı karşıya gelmişlerdir. Görüşülmekte olan kanun teklifinin 2’nci maddesiyle, her bir baro için adli yardım bürosu kurulmasının yolu açılıyor. İYİ Parti olarak, ikinci bir adli yardım bürosunun kurulmasına ihtiyaç olmadığını, çoklu adli yardım bürolarının ileride daha büyük sorunları beraberinde getireceğini düşünmekteyiz” dedi.

HDP: BAROLARIN İKTİDARIN YAN KURULUŞU OLMASI VAR

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına da Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki söz aldı. AKP’nin teklifinde çoklu baro eleştirisiyle başlayan Tiryaki, “Temsilde adaletin temeline dinamit yerleştirdik ama olmadı. Yine de Barolar Birliği seçimini kaybettik; kala kala elimizde İstanbul 2 No’lu ve Ankara 2 No’lu Baroları kaldı. Şimdi onların üye sayıları Ankara 1 No’lu ve İstanbul 1 No’lu Baroların sayısına ulaşamıyor. Ne yapacağız? Bari gelirlerini arttıralım. Nasıl gelirleri arttırılacak? Adli yardım ödeneğinin barolara dağıtılmasına ilişkin bir düzenleme bu” ifadelerini kullandı.

“BAROLARIN İKTİDARIN YAN KURULUŞU OLMASI VAR”

Eleştiri ve sorularını sıralayan Tiryaki, kanunda “CMK ücretlerinin artırılması var mı? Yok. Stajyer avukatların durumlarının düzeltilmesi var mı? Yok. İşçi avukatların sorunlarının çözümüne dair herhangi bir düzenleme içeriyor mu? İçermiyor. Hukuk fakültelerinin niteliğinin artırılmasına dair bir düzenleme var mı? Yok. Avukatlık mesleğine, avukatlara yönelik saldırıların önlenmesine dair herhangi bir düzenleme var mı? Yok, Her gün saldırıya uğrayan, katledilen ve bıraktıkları dilekçelerle -ekonomik nedenlerden dolayı- yaşamlarına son verdiğini belirten avukatların yaşama tutunması için herhangi bir düzenleme var mı? Yok” sorularını sordu. Tiryaki devamla, “ Peki, ne var? Varsa yoksa, her kurum gibi, baroların da iktidarın yan kuruluşu hâline getirilmesi; olmadı, kendisine bağlı baroların kurulması; olmadı, bunların ekonomik olarak koşullarının düzeltilmesi var” dedi.

KURULAN BAROLARIN OLANAKLARI ARTTIRILMAK İSTENİYOR

Türkiye Barolar Birliği’nin Adil Yardım Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklikle sorunu çözdüğünü kaydeden Tiryaki, “Mesele bir uyum yasası getirmek değil, bir tek amaç var o da iktidarın yan kuruluşu hâline getirilmiş İstanbul 2 No’lu Barosu ile Ankara 2 No’lu Barosunun ekonomik olanaklarının artırılması” diye ekledi.

Avukatlık stajına dair getirilen düzenlemenin “Bundan sonra sigortalı olarak çalışan avukatlar işlerinden ayrılmadan avukatlık stajı yapabilecek, devlet memurları da istifa etmeden aylıksız izne ayrılarak avukatlık stajını yapabilecek” şeklinde özetleyen Tiryaki, “Şimdi, kamu görevlilerinin, dışarıda çalışan insanların avukatlık stajını yapmalarının kolaylaştırılması yanlış bir şey mi? Yanlış bir şey değil. Bu, elbette desteklenmesi gereken bir şey fakat sorun şu: Bir kimse hem dışarıda çalışıp hem de avukatlık stajını nasıl yerine getirecek; gerçekten bu mümkün mü? Peki, bir kamu görevlisinin istifa etmeyip ücretsiz izne ayrılarak avukatlık stajını yapması bir kazanım gibi sunulabilir mi? Sunulamaz” diye konuştu.

ÖNERİLERİNİ HATIRLATTI

Kanun teklifi görüşmelerinde bu düzenlemeye dair “Gerçekten bir şey yapmak istiyorsanız istifa etmeden aylıksız izne ayrılacak kamu görevlilerine en azından ücretlerinin bir kısmını ödeyin, hayatlarını idame ettirebilsinler”, “Mali ve sosyal haklarını geliştirin”, “Stajyerlik kurumuna saygınlık kazandırın” dediklerini ancak hiçbirinin kabul edilmediğini belirtti.

HUKUK FAKÜLTESİ DEKANLARI: İLAHİYATÇI, KİMYACI, VETERİNER

Her yıl hukuk fakültelerinden 20 bin kişinin mezun olduğunu bunun sonucunda işçi avukatların oluştuğuna dikkat çeken Tiryaki, hukuk fakültelerinde verilen eğitimlere dikkat çekmek için AKP döneminde başlarına getirilen dekanların ne kadar hukukçu olduğuna dair şunları sıraladı: “Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı veteriner, Bursa Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı maliyeci, Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı İngiliz dili ve edebiyatı hocası, Gaziantep Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı maliyeci, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı bir tıp profesörü, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı bir kamu yönetimi hocası, İzmir Bakırçay Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı bir tıp hocası, İzmir Demokrasi Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı bir işletme hocası, İzmir Ekonomi Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı bir siyaset bilimi hocası, Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı Fransız dili ve edebiyatı hocası, Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı çalışma ekonomisi hocası, Karatay Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin Dekanı ziraat mühendisi hocası, Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı iktisatçı, 19 Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin Dekanı bir tıp hocası, Pamukkale Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı bir maliyeci, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı ilahiyatçı, Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı ilahiyatçı, Trabzon Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı ilahiyatçı, Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin Dekanı ilahiyatçı, Yozgat Bozok Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin Dekanı da bir kimyacı. Yani 62 tane hukuk fakültesi açıyorsunuz ama bunların başına bir hukukçu dekan koyamıyorsunuz.”

“CEZAEVLERİNDE 500 AVUKAT VAR”

Cezaevlerinde bulunan avukatlara da dikkat çeken Tiryaki, “Türkiye’de ciddi bir sorun var. Cezaevlerinde her meslekten insan olabilir, 500 avukat var, en az 500 hukukçu avukat var cezaevlerinde ve bunların büyük bir bölümü, neredeyse tamamı adli suçlarla suçlanan kişiler değil, politik suçlarla suçlanan kişilerden oluşuyor. Bunların içerisinde Eş Genel Başkanımız sevgili Selahattin Demirtaş da var, sevgili Aysel Tuğluk da var, Sevgili Ayla Akat Ata da var ve Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozaağaçlı da var, Çağdaş Hukukçular Derneği yöneticisi hukukçular da var. Çok sayıda hukukçu sadece politik görüşleri nedeniyle yargılanıyorlar” ifadelerini kullandı.

“BU ÜLKENİN ADALETE İHTİYACI VAR”

“Hukukçuların adalet isteyerek açlık grevinde yaşamını yitirdiği, bu ülkenin en seçkin hukukçularının düşünceleri nedeniyle cezaevinde tutulduğu bir ülkede yaşıyoruz” diyen Tiryaki, “Sadece bir yan kuruluşları hâline getirmek istedikleri baroya üç kuruş fazla para vermek için Türkiye Büyük Millet Meclisinin Adalet Komisyonunun bu kadar meşgul edilmesinin büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Madem kurdunuz, bırakın üyelerini artırsınlar ama böyle hileli yollarla, o barolara üç kuruş fazla para göndermekle gerçekten Türkiye’de hukuk eğitimine de avukatlık mesleğine de Barolar Birliğinin saygınlığına da sadece gölge düşüren işler yapıyorsunuz” eleştirilerinde bulundu.

Tiryaki, “Bu ülkenin adalete ihtiyacı var, bu ülkenin gerçekten hukuka ihtiyacı var ama o, bu getirdiğiniz teklifin içerisinde değil diyorum” diyerek, sözlerini noktaladı.

CHP: TÜRKİYE HUKUK DEVLETİ OLMAKTAN ÇIKTI

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grubu adına söz alan Zeynel Emre, Türkiye’nin hukuk devleti olmaktan çıktığı eleştirisiyle sözlerine başladı.

Silahların eşitliği ilkesinin de geçerli olmadığını dile getiren Emre, ekledi: “Şimdi, yargının 3 ayağı yok mudur? İddia, savunma, karar. Bunların eşit olması, silahların eşitliği ilkesi gereği değil midir? Bugün, hâkim, savcılar staj yaparken 10 bin liradan aşağı para almıyorlar. Peki, bu stajyer avukatlar, bu kardeşlerimiz nasıl geçinecek? Dedik ki: Bunlara, hiç olmazsa asgari ücret civarında, bir yıllık süre için, mesleklerini alabilecekleri süre zarfında böyle bir destekte bulunalım. Yani sigortalı yapmışsın, olabilir demişsin… Bunlar nasıl geçinecek? Hâlihazırda bir avukat zaten asgari ücreti zor buluyor. Dolayısıyla, buradan zaten eşitlik ilkesinin tamamen çiğnendiği görülüyor.”

“BUNUN ADI MI ADALET?”

Erdoğan’ın küfürlü sözlerine de değinen Emre, “Türkiye’de 160 bin kişi Cumhurbaşkanına hakaretten soruşturma geçirecek, 35 bin kişi de mahkûm olacak. İşte, bunun adı da ‘adalet ve hukuk devleti’ olacak. Bakın, dokuz yıl önceki -o yalan haber kanunu, dezenformasyon kanununda ki burada anlamını da çıkardım- işte, bu, dezenformasyonun kralı; bundan daha beteri mi var? Bu haber var” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Çubuk’ta yapılan saldırıda faillere verilen beraatleri eleştiren Emre, “Tüm devlet erkânının bulunduğu yerde ana muhalefet liderine yapılan bu saldırı cezasız kalıyorsa tüm Türkiye’nin gözü önünde, kimse Türkiye’de adaletten, hukuktan bahsedemez. Bu, şunun delilidir, ispatıdır: Bu saldırı, bu karar ve bu kararı destekleyenler esasında bu saldırının da azmettiricisi pozisyonundalardır, burası çok nettir” ifadelerini kullandı.

“HUKUK DEVLETİ OLMANIN GEREĞİNİ YİTİRMİŞ HÜKÜMET VAR”

Emre, son olarak Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını uygulamayan Akın Gürlek’in terfi ettirilmesine değinerek, “Bakana vekâleten, Adalet Bakanlığına vekâleten işlemlerde bulunacak. Daha Anayasa Mahkemesi kararına uyması gerektiğini bilmiyor ve ne hikmettir ki yine -meslektaşları varsa, biliyorsa örneklerini anlatsınlar, buyursun, anlatsınlar- hiçbir adliyede bu kadar gezen bir heyet olmuş mudur? Toplamda da Adalet Bakan Yardımcılığına yükseldi. Peki, değerli arkadaşlar, hukuk devletini konuşacağız değil mi? Bir diğer Bakan Yardımcısını da ben burada anlattım, yine Adalet Bakan Yardımcısı. O da Sezgin Baran Korkmaz dosyasına bakmış; önce mal varlığına tedbir koymuş, şüphelilere yurt dışı çıkış yasağı koymuş, mal varlığında tedbir var; bir ay sonra o işlemi kaldırmış, bir ay sonra tekrar aynı işlemi koymuş. ‘Ne değişti?” dediğinde, bir şey bulamıyorsun raporlarda. O da peşine gitti, Adalet Bakan Yardımcısı oldu. Demek ki ortada net bir şey var: Hukuk devleti olmanın gereğini çoktan yitirmiş bir Hükûmet var, destekçileri var” ifadelerini kullandı.

Kanun teklifinin maddeleri ise 7 Haziran Salı günü yapılacak Genel Kurul’da görüşülecek.



0 Yorum

Yorum Yaz